“Çalışan Deneyimi” son yıllarda sıkça duyduğumuz ve bundan sonra daha da sık duyacağımız bir kavram; bir çalışanın işe alım sürecinden işten ayrılma sürecine kadar yaşadığı her türlü etkileşim ve deneyimleri olarak tanımlanıyor.
Peki neden son yıllarda popüler hale geldi? Çünkü Çalışan deneyimi kavramını önemseyen, çalışanın işe alımdan işten ayrılma sürecine kadar olan tüm etkileşimlerinde çalışan memnuniyetini hedef alan, vizyonunu bu yönde ileriye taşıyan şirketler, orta ve uzun vadede çalışan bağlılığının, motivasyonunun verimliliğin nasıl artığını, çalışan devir oranlarının nasıl düştüğünü ve çalışan maliyetlerinin nasıl azaldığını gördüler.
İnsan Kaynakları’nın Yıllar İçerisinde Dönüşümü
80li yıllarda ”Personel ve Özlük İşleri” olan Mali İşler Departmanlarının altına sıkışıp kalmış “İnsan”’dan sorumlu departmanlar 90’lı yıllarda sonra “İnsan Kaynakları”olarak dönüştü; Mali İşler Departmanlarında kurtulup özgürlüğünü ilan etti. Şimdi de Şirket’in en önemli kaynağını yöneten profesyonellerin hayatına Çalışan Deneyimi, Çalışan Bağlılığı, Sadakati, Motivasyonu, İş Özel hayat dengesi gibi kavramlar girmeye başladı.
Peki bu değişim neden gerekti? eski lugata bu yeni kavramlar niye girmeye başladı?
80 yıllarda İşveren’in çalışanı seçtiği bir piyasadan bahsederken şimdilerde (ilerleyen zamanlarda daha da artarak) Çalışan’ın İşveren’i seçtiği bir piyasaya dönüşüm yaşandı. Sınırları olmayan global bir dünyada gelişmiş ülkelerdeki ve markalardaki uygulamalar ve Y kuşağının davranış biçimleri ve beklentileri düşünüldüğünde bu dönüşümün yaşanması kaçınılmazdı.
Dolayısıyla yukarıda da bahsettiğim gibi yüksek iş gücü devir oranı ve yüksek çalışan maliyetleri ile baş başa kalmamak için şirketlerin bir an önce bu uygulamaları uygulamaya geçirmeleri kaçınılmaz oldu

Baby Boomers (1946-1964), X Kuşağı (1965-1979), Y Kuşağı (1980-1995), Z Kuşağı (1996-2009) doğum yıllarına göre sıralanabilir. 2010 yılından sonra doğan yeni nesle ise Alfa Kuşağı (2010-2025) adı verilmiş durumda.
Çalışan Deneyimi ve Y Kuşağı Motivasyonu
Çalışan deneyimini (employee experience); bir çalışanın işe alım sürecinden işten ayrılma sürecine kadar yaşadığı her türlü etkileşim ve deneyimlerin bütünü olarak tanımlamıştık. Başka bir deyişle çalışan deneyimi; işe alım sürecinden başlayarak, eğitim ve gelişim aşamalarını, çalışma ortamını, yöneticilerle ilişkileri ve nihayetinde şirketten ayrılma sürecini de kapsayan bir süreçtir.

Bu deneyimler, çalışanların memnuniyetini, bağlılığını ve genel verimliliğini doğrudan etkiler. İyi bir çalışan deneyimi, yalnızca bireysel performansı artırmakla kalmaz, aynı zamanda kurumsal başarının da anahtarıdır.
“Çalışan Deneyimi” sizce ne kadar önemli?
Çalışan olarak; Fikirlerle ve fark yaratma arzusuyla dolu yeni bir işe başladığınızı hayal edin. Ancak birkaç ay sonra bir şeylerin yolunda gitmediğini anlarsınız. Ortam ilham verici değil, yöneticiler sorunlarınızla ilgilenmiyor. Motivasyonunuz ve işinizden aldığınız keyif her geçen hafta azalıyor ve yeniden iş piyasasına bakmayı düşünüyorsunuz.
İşveren Olarak; Peki ya çalışanlarınız böyle hissediyorsa? Şirketlerin yeni yetenekleri çekmesi ve onları uzun vadede elinde tutması giderek zorlaşıyor. Çalışanlar gerçekten gelişmeye fırsat bulamadan şirketten ayrılıyor. Peki bunun arkasında ne var? Neden bu kadar çok çalışan şirketten ayrılmaya karar veriyor? İşverenlerin bunu anlaması genellikle o kadar kolay olmuyor çünkü geçmişte mesele esas olarak çalışanlara makul bir maaş ve sosyal yardımlar sunmaktı. Ancak bugün, çalışanları mutlu, kararlı ve üretken kılmak için çok daha fazlasına ihtiyaç olduğunu biliyoruz.
Çalışanlar bir şirketin en değerli varlığıdır. Bu nedenle işverenlerin, çalışanlarının ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan bir çalışma ortamı yaratması büyük önem taşımaktadır. Çalışan deneyiminin kuruluşlar için önemli olmasının bazı nedenleri şunlardır.
1.Çalışan bağlılığınını ve memnuniyetini artırır. Olumlu bir çalışan deneyimi, çalışanların şirkete bağlılığını ve sadakatini artırır. Bu sadece çalışan memnuniyetini artırmakla kalmaz aynı zamanda sadakati ve şirkete bağlılık isteğini de artırır.
2.Üretkenliği ve motivasyonu artırır.
Çalışanlar kendilerini rahat ve değerli hissettiklerinde daha üretken olurlar ve işlerine daha bağlı olurlar. Böylece çalışanlar uzun vadede ellerinden gelenin en iyisini yapabilir ve görevlere yenilikçi ve verimli bir şekilde yaklaşabilir.
3.Çalışan devir hızının azaltır: Olumlu bir çalışan deneyimi, çalışanların şirkette kalmalarını ve bir rakibe geçmemelerini sağlamaya yardımcı olur. Bu, şirketlerin yeni çalışanları işe alma ve eğitme maliyetlerinden ve zamandan tasarruf etmelerine yardımcı olur.
4.İmaj güçlendirir. Çalışanlarının refahını her zaman gözeten şirketler genellikle iyi ile çok iyi arasında bir imaja sahiptir. Çalışan memnuniyetinin yüksek olması, şirketin bir işveren olarak çekiciliğini etkiliyor ve bu da şirketin kamuoyundaki imajını iyileştiriyor.
5.Kurum kültürünün güçlendirir. Olumlu bir çalışan deneyimi, olumlu bir kurum kültürünün oluşmasına katkıda bulunur. Bu, şirket içindeki uyumu artırabilir ve çalışanların şirketin değerleri ve hedefleriyle daha iyi özdeşleşmelerine olanak tanır. Olumlu bir kurum kültürü aynı zamanda sorunların ve risklerin daha iyi ele alınması ve buna bağlı olarak iç süreçlerin optimizasyonu için de bir temel oluşturabilir.
No responses yet