İnsan Kaynaklarında Yeni Nesil Yaklaşımlar -Sürdürülebilirlik Bölüm II

 

“Sürdürülemez”  Dünya Düzeni

Bir önceki yazımızda Sürdürülebilirlik yaklaşımı nı  tanımlamış, bu kavramın ortaya çıkışı ve kısaca tarihsel gelişimi üzerinde durmuştuk. (Bknz https://www.demetekin.com.tr/insan-kaynaklarinda-yeni-nesil-yaklasimlar-surdurlebilirlik/) Yazımızın bu bölümünde ise  tek amacı “kar elde etmek” olan şirketlerin -kısa dönemde- karlarından fedakarlık ederek sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemeleri nasıl sağlanabilir konusu üzerinde duracağız.

Önceki yazımızda insan ve doğa arasındaki ilişkinin nasıl tek taraflı sömürüye dayalı olduğundan bahsetmiştik, bu şirketler için de geçerli;  şirketlerin temel amacının kar elde etmek, temel sorumluluğunun ise sadece şirket ortaklarına karşı olduğu düşüncesi yakın geçmişe kadar hakim bir düşünceydi; birçok şirket çevre ve insani çalışma koşulları ile ilgili yapacağı düzenlemelerin kendisine ek maliyet getireceği düşüncesi ile bu değişime direndi, sürdürülebilirlik yaklaşımına karşı çıktı.

Kapitalist sistemin yarattığı birçok küresel marka işi daha da ileri götürdü ve iş gücünün ucuz olması sebebi ile üretimlerini az gelişmiş ülkelere taşıdı. Haftada ortalama 60-70 saat çalışılan, çocuk işçilerin emeklerinin sömürüldüğü bu taşeronlar sayesinde karlarını daha da büyüttüler.

uzak doğu çocuk işçiler
çocuk işçi

Küreselleşen Dünya’da Çocuk İşçiliği Sorunu

Uluslararası Çalışma Örgütü ILO, 21. Yy da dünyanın en büyük sorunlardan birinin ‘çocuk İşçiliği’ olduğunu belirtiyor.

Çocuk İşçiliğinde Dünya Markası “Nike”

nike çocuk işçi
sürdürülebilirlik
  • Phil Knight, dünyaca ünlü spor giyim markası Nike’ın kurucu ortağı; 2013 yılı Eylül ayı verilerine göre 16 milyar dolarlık serveti ile Forbes’un her yıl açıkladığı dünyanın en zenginleri listesinde yer almıştır.
  • Nike firması çalışmış olduğu alt işverenler ile uzun vadelerde ve ucuz iş gücü imkanlarını kullanarak çalışır. Zaten üretim yapılacak ülkenin seçimi yapılırken işçilerin sendikalaştığı  demokratik  rejime sahip ülkeler direkt olarak elenir.Küresel sermayenin ne ölçüde serbest olduğunun ve sonsuz hareket kabiliyetine sahip oluşunun bir diğer örneği olarak; emek sömürüsünü en baskıcı şekilde uygulayabilecek ülkelerdeki taşeronlar ile çalışmanın tercih ediliyor olmasıdır.
  • Daha ucuz üretim için Uzakdoğulu taşeronlarla üretim yaparlar. Taşeron tarafında neler olduğuna bakacak olursak, karşımıza oldukça kötü çalışma şartları çıkar. Sağlıksız çalışma ortamları,  uzun çalışma saatleri, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan işçiler, insanlık dışı cezalar ve sebep olunan çevre sorunları…
  • Örneğin; bir küçük dikiş hatası yüzünden işçi kadınlar ayakkabılarla dövülmekte ve ironik bir şekilde, artık bu gelenekselleşmiş ceza şekline Asyalılar “nayklanmak” demektedir.
  • Diğer taraftan ayakkabı üretiminde kullanılan kimyasal madde ve yapıştırıcılar çalışanlarda solunum yolu rahatsızlıkları, sinir sistemi hasarları ve doğum hallerinde kalıtsal bir takım rahatsızlıklara sebep olmaktadır.
  • Çalışma saatleri haftada 70 – 80 saati bulur, karşılık olarak ödenen ücret ise saat başına 10 cent – 2 dolar aralığındadır.
  • Yapılan protestolar ya da iş bırakma eylemleri, sokakta çalışma talebinde bulunabilecek nüfusun fazlalığı ve bu bilinçte olan firmaların ‘siz gidin yerinize yenisi gelir’ bakış açısı sebebiyle sonuçsuz kalmaktadır.
  • Nike; ucuz iş gücü, çocuğun emek piyasasında sömürülmesi gibi yollarla karına kar katmaktadır.
  • 1996 senesinde Nike’ın Pakistan fabrikasında futbol topu üreten çocukların fotoğrafları yayınlandığında ve bir işçi çalışma koşullarını dile getirince, Nike; “kölelik ölçeğinde ücretlerle, zoraki mesailerle ve keyfi istismarla anıldığını” itiraf etmiştir.  Sonuç itibariyle o yıllarda hisselerinde ve satışlarında düşüşler olmuş ve kendi fabrikasından işçi çıkartmak zorunda kalmıştır.


Uluslar arası Çalışma Örgütü’nün son araştırmasına göre dünyada 152 milyon çocuk işçi var

Türkiye’de Çalışma yaşamında 2 milyona yakın çocuk…

Nestle’nin “Çocuk İşçi- Kakao Eylem Planı”

çocuk işçi
sürdülebilirlik

Çocuk işçilerin kakao tarlalarında çok düşük ücretlere yahut hiç bir karşılık ödenmeksizin kaçak yollarla çalıştırıldığının ortaya çıkması büyük bir skandala yol açmıştır. Nestle’nin bu tablodaki yeri, kakao üretiminde çocuk işçi çalıştıran alt işverenler ile çalışıyor olmasıdır. Suçlanma nedeni ise; tedarikçiden satın aldığı kakaoların üretiminde çocuk işçi kullanılmadığından ve başka ihlaller meydana gelip gelmediğinden emin olmak için gerekli denetimleri yapmıyor olmasıdır. Konu ile ilgili uzman bağımsız denetçi FLA’nın  (Adil İş Gücü Derneği) denetim rapor sonucuna göre Nestle’nin tüm bu zincirden sorumlu tutulması kararlaştırılmıştır.

 

Volkswagen’in Çevre Skandalı

volswagen çevre skandalı
sürdürülebilirlik

ABD’de Çevre Koruma Ajansı, 18 Eylül’de Volkswagen’in ABD’de sattığı bazı araçların yanıltıcı bir emisyon testinden sonra satışa çıkardığını açıklamıştır. Dizel motorlu araçların yanıltıcı bir yazılımla emisyon testlerini maniple ederek çevreyi standartlardan 40 kat daha fazla kirlettiği ortaya çıkmıştır.

Sosyal adaletsizliği tırmandıran sistemlerden, çevre sömürülerine dek bu konuda örnekleri çokça artırmak mümkün. Özellikle ülkemizde son günlerde gündemi işgal eden altın madeni aramak için ekolojik sistemin bozulması pahasına canlıların yaşam alanlarının, ormanların yok edilmesi sanırım en çarpıcı örneklerden biri…

Sömürüye Dur Demek… “Sürdürülebilirlik Yaklaşımı” ile Yeni Dünya Düzeni

Gelecek nesillerin gereksinim ve ihtiyaçlarını düşünmeden; çevrenin, emeğin, tüm  kaynakların bu şekilde sömürülmesi sürdürülebilir bir durum değildir. Artık Şirketlerin ve iş yapış şekillerini köklü bir şekilde etkileyecek, sürdürülebilir yeni bir dünya düzeni kurulmaya başlamıştır.

Nasıl bir düzen?

Tek çıkış yolu sürdürülebilirlik

  • Şirket çıkarlarının toplumsal çıkarlar ile çatışmadığı
  • Kar odaklı bakış açısının yanında çevresel ve sosyal konuların da şirketlerin sorumluluğu haline geldiği
  • Artık şirketlerin sadece şirket ortaklarına karşı değil, “toplumsal ortaklarına” karşı da bir sorumluluğu olduğu sürdürebilir bir düzen…

Sonuç olarak bu yeni düzende sürdürülebilirlik, şirketler için birçok risk ve fırsatı da beraberinde getirmektedir. Ancak bu riskleri  ve fırsatları iyi analiz ederek, operasyonlarını, ürün ve hizmetlerini buna göre yeniden düzenleyen şirketler, gelecekte rakiplerine göre rekabet avantajı yaratacak markalarına değer katacaklardır.

Şirketlerin bu risk ve fırsatları değerlendirebilmesi için, her şeyden önce toplumsal paydaşlarını iyi tanıması ve ekonomik konuların yanı sıra sosyal ve çevresel konuların da şirkete ve paydaşlarına etkilerini ölçmesi gerekmektedir. Bu noktada, bütüncül bir yaklaşım sergilemenin önemi büyüktür.

 

Günümüzde şirketleri sürdürülebilirlik yaklaşımı nı benimsemeye  iten dört temel güç bulunmaktadır.

1.En Etkili Güç Kamuoyu Faktörü;

Yeni dünya düzeninin en etkili silahı kamuoyu baskısı ve tüketici talepleri.  Boykot edilen ve bu sebeple satışları ve borsada hisse değerleri düşen ve zarar eden şirketler  uzlaşmak zorunda  kalmış; düzeltici ve önleyici  eylem planı oluşturmuşlardır.

Yukarıdaki örneklerden devam edersek, Nike firmasının, karşılaştığı yoğun boykot karşısında satışları düşmüş, şirket hisse değeri azalmış ve çalışanlarının bir kısmını işten çıkarma noktasına gelmiştir. Nike firması tüm bu baskılar sonucunda,  işçi haklarını dikkate alacağına dair ilanlar yayınlamış, artık taşeronları belirli sistemler dahilinde denetlemeye başlamıştır.

Alman Volkswagen şirketi 14 milyar dolarlık ceza almış, bunun karşılığında, ABD’de bulunan otomobilleri kasım ayından itibaren sahiplerinden geri almaya başlamıştır. Ayrıca, mağdur olan müşterilerine, yaklaşık 475 bin hileli otomobili geri almak şartıyla 10 milyar dolar ödeyecek olan Volkswagen, 2019 yılı ocak ayına kadar problemli araçların yüzde 85’i için geri alım ya da tamiri tamamlamış olma garantisi vermiştir.

Nestle artan baskıların da etkisiyle konuyla ilgili olarak FLA’ya (Adil İşgücü Derneği) gerekli denetimleri yapması için yetki vermek zorunda kalmıştır. Yapılan denetimler sonucunda Nestlenin tedarikçilerini denetlemediğini ortaya koymuş ve sonraki dönem için Nestle’nin tüm bu zincirden sorumlu tutulması kararlaştırılmıştır. Ayrıca  “Kakao Eylem Planı”  adıyla hayata geçireceği eylem planlarını açıklamıştır

Yıllarca lüks marka imajını bozmamak adına defolu ve seri sonu ürünleri yakarak piyasaya düşmesini engelleyen Ünlü lüks giyim markası Burberry çevrecilerin baskısı sonucu artık elde kalan ürünlerini yakmayacağını; satılmayan ürünleri geri dönüştüreceğini açıklamıştır. Şirket ayrıca tasarımlarında gerçek kürk ve angora kullanmayacağını belirtmiştir.

Örnekler artıkça ve kamuoyu bilinçlendikçe büyük markaların büyük bir kısmı sürdürülebilirlik konusunda önlemler almaya başlamış, geri dönüşüm,  dönüştürülebilir enerji, çevre atık yönetimi konularında taahhütler vermişlerdir.

2.Yasal Uygunluk Faktörü:

Son yıllarda birçok sivil toplum kuruluşu ve devlet kurumu yerel ya da küresel düzeyde geçerli olan yasalar, şirketleri sorumlu olmaya yönlendirmekte; sürdürülebilirlik yaklaşımı konusunda yasal düzenlemeler getirmektedir..

  • Bazı büyük küresel firma kendi tedarikçilerini çevresel, ekonomik ve sosyal uygunluk açısından denetlemektedir. Örn: Avon, Walmart, Homedepo
  • Birçok küresel marka tedarikçilerinde sosyal uygunluk standartı aramaktadır. (Amfori BSCI, Sedex, SA8000 vb)
  • Birçok ülkenin mevzuatında standartlar ya da sınırlamalar mevcuttur .Ülkemizden AB’ye yapılacak kimyasal madde ihracatı için REACH Direktifi ile getirilen zorunlulukları örnek olarak verebilir.

3.Müşteri Talepleri:

  • “Müşteri Talepleri” de önemli bir yönlendirici unsurdur. Günümüzde iletişimin artması ve toplumsal bilincin yükselmesi ile birlikte, daha çevreci araç ya da daha az yağlı besinler gibi tüketicinin değişen ihtiyaçları da şirketleri sorumlu ürün ve hizmet üretmeye zorlamaktadır.

4.Yatırımcı Talepleri:

  • Sürdürülebilirliği yönlendiren son faktör ise “Yatırımcı Talepleri”dir. Bu noktada sorumlu davranan şirketlerin gün geçtikçe finansmana erişimi daha kolaylaşmaktadır. Örneğin; küresel sürdürülebilirlik endeksine dahil olan şirketlerin daha fazla yatırım çekmesi gibi. Dolayısıyla sürdürülebilirlik yaklaşımı yatırımcılar açısından da son yıllarda endex bazında takip edilen göstergelerin başında gelmektedir.

 

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Latest Comments